a

26/05/2012 Hürriyet Gazetesi – Sedat Ergin

MASUMİYET KARİNESİ NEREDE?

Hukuk Fakültesi mezunu Şahin’in tartışmalı bir zeminde durduğu alanlardan biri de hukuktur. Şahin, hukukun en temel ilkelerinden biri olan “Bir kişi hakkındaki suç isnatları kanıtlanmadığı sürece masum kabul edilmelidir” şeklindeki masumiyet karinesine itibar etmeyerek, henüz “şüpheli” olan kişiler hakkında kolaylıkla suçlayıcı ifadeler kullanabiliyor. Geçen sonbaharda Prof. Büşra Ersanlı KCK soruşturmasından tutuklandığında kendisi hakkında açıkça suçlayıcı bir tavır alması büyük tepkiye yol açmıştır. (17/10/2011-TBMM’deki konuşması) Aynı suçlayıcı tutumu geçen çarşamba günü NTV’de Uludere’de ölen 34 kişinin “PKK’nın piyonu” olduğunu söyleyerek de sergiledi İçişleri Bakanı.

25/05/2012 Haber7 – Hasan Öztürk

“Uludere… odun… kalas… marangoz… rende… hızar ve talaş!” Bazı insanları hiç konuşturmayacaksın aslında… Sadece geride durup işlerine baksınlar.

KCK meselesi ve özellikle Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakoğlu’nun gözaltı meselesi gündemdeyken Bakan Şahin’in enteresan sözleri üzerine bir eleştiriydi Ali Bayramoğlu’nun ki…

O tartışmaya, Hasan Cemal de katılmış ve Bakan Şahin’in gaflarını sıraladığı bir yazı yazmıştı:

“Büşra Ersanlı tutuklanınca:
‘Otuz bin profesör var, bini tutuklansa haydi neyse, ama bir kişi için koparılan kıyamet de ne?’
Van’da deprem çadırlarını gezerken:
‘Saray gibi çadırlar, keşke biz de buraya mı gelsek?..’
Kürt sorunu:
‘Kürt sorunu, Kürt sorunu deniyor. Ben o tarafları iyi bilirim, gezdim dolaştım ben göremedim ne olduğunu…” (28 Aralık 2011 Milliyet)

25/05/2012 Haber YurdumUluslararası Af Örgütü, Türkiye’de anayasa reformu yapılmadığını, polis şiddetinin arttığını, çocuk ve kadın haklarının korunmadığını söyledi

Şık ve Ersanlı da raporda
İfade özgürlüğü hakkını tehdit eden çok sayıda dava açıldı. Eleştirel gazeteciler, Kürt siyasal aktivistler ve diğerleri Kürtler hakkında konuştuklarında haksız davalar açılmasını göze almış oluyorlardı. İnternet sitelerinin keyfi sınırlanması endişelerini artıran yeni düzenlemeler yürürlüğe girdi. Devlet görevlileri tarafından yapıldığı iddia edilen insan hakları ihlallerini araştıran Ahmet Şık ve Nedim Şener, terör örgütü üyeliğiyle suçlandı. Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlı, yasal bir siyasi parti olan BDP tarafından yürütülen Siyaset Akademisi etkinliklerine katılımları nedeniyle KCK üyesi oldukları iddiasıyla tutuklandı…

25/05/2012

Prof. Dr. Büşra Ersanlı 200 gündür tutukevinde!
Özgün akademik çalışmalarını ve yasal siyasal faaliyetlerini, yasadışı bir eylemlilik ve şiddetle ilişkilendirmek suretiyle Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın akademik ve politik kimliğini itibarsızlaştırmaya çalışan ve hukuk adına hukukdışılığı meşrulaştıran siyaset kültürünü ifşa etmek üzere, Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın 200 gündür tutukevinde bulunduğunu hatırlatıyoruz.
Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın, geniş bir yelpazeye yayılan akademik yetkinliğini, en temel vatandaşlık hakkı olan siyasal katılım hakkını kullanarak, Türkiye siyasetinin can yakıcı sorunlarından olan Kürt meselesinin çözümüne katkıda bulunmak üzere vakfetmesinin şiddetle ilişkilendirilmesi ve hukuken cezalandırılmasına yönelik bu girişim, akademik ve siyasal özgürlüklere yönelik tehditlerin en vahimidir.
Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın maruz kaldığı haksızlığın en kısa sürede sona ermesi, akademik ve siyasal özgürlükler için verdiğimiz mücadelenin en önemli hedefi olmaya devam edecektir.
GITTürkiye (Türkiye’de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu) 20 Mayıs 2012.

25/05/2012 Hürriyet Gazetesi

ULUSLARARASI Af Örgütü, 2012 Yıllık Raporunu açıkladı. Raporda Türkiye’nin söz verilen anayasa ve yasal reformları yerine getirmediği, ifade özgürlüğünün tehlikeye girdiği ve protestocuların polis şiddetine uğradıkları kaydedildi.

Örgütün incelemeye aldığı 155 ülke arasında insan hakları ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayan ülkeler ve baskı rejimleri eleştirildi. 444 sayfalık raporda Türkiye’ye 4 sayfa ayrıldı.
Raporda Ragıp Zarakolu, Büşra Ersanlı, Ahmet Şık, Nedim Şener gibi çeşitli davalardan uzun süre tutuklu yargılanan ya da hâlâ tutuklu olan gazeteci, yazar ve akademisyenlerin isimleri anıldı. Rapordaki Türkiye’ye ilişkin tespitlerinden satırbaşları şöyle:

24/05/2012 Sol Portal – Nurettin Abacıoğlu

Mademki bu kez bir başlık koymadım; işe en orta yerinden dalabilirim!

Sosyalistlerin Meclisi

Sayın …..

Ülkemiz, siyasi iktidarların yargı süreçlerini baskı altına almalarına ve kendilerine yontmalarına çok kereler sahne olmuştur. Ancak AKP döneminde bu süreçlerin kazandıkları karakter, sıkıyönetim dönemleri hariç, görülmemiş bir pervasızlık örneğidir ve hukukun, insanlığın tarihsel kazanımları sayabileceğimiz bir dizi ilkesinin alenen reddine kadar varılmıştır.

Sosyalistlerin Meclisi olarak, içinde bulunduğumuz dönemde süre giden tüm siyasi soruşturma ve davaları, zarar görenin kim veya hangi düşünce veya akımın taraftarı olduğuna bakmaksızın gayrimeşru ilan ediyoruz.

Sosyalistlerin Meclisi üyeleri, Türkiye’nin geçmiş dönemlerinde şekillenen ilerici kazanımları korumak için mücadele eden, düşüncesini özgürce ifade etmek isteyen, çeşitli halk kesimlerinin daha özgür bir ortamda adalet içinde yaşamalarını özleyen ve bu yöndeki mücadeleleri nedeniyle tam bir keyfilikle hapishanede tutulan tüm insanlarımıza sahip çıkmaktadır.

18 Mart 2012 Cumartesi günü Ankara’da yaptığımız toplantıda paylaştığımız bu düşüncelerimizi, emekten yana olan bir toplumsal yaşamı arzuladığına inandığımız tüm dostlarımızı temsilen, sizlere bir mektup aracılığıyla iletmeyi kararlaştırdık. Size en samimi dayanışma duygularımızı sunuyoruz.

Sosyalistlerin Meclisi

Dağıtım: Büşra Ersanlı, Doğu Perinçek, Hatip Dicle, Mustafa Balbay, Müge Tuzcuoğlu, Soner Yalçın, Ragıp Zarakolu, Tuncay Özkan” …

23/05/2012 TimeTürk – Ali Bayramoğlu

Kürt siyasi hareketine temas eden her aktörü, her faaliyeti, her düşünceyi baskı altında tutan bu politikalar, ülkenin temel sorunlarından birisi olmayı sürdürmektedir

Bu gerçek çıplak…

Ancak sert siyasi koşullar, çatışmalar, cenazeler bazen bu gerçeğin algılamasına engel oluyor. Ve bu durumda farkındalık, simgeler, simge hadise ya da isimler üzerinden gerçekleşebiliyor.

Durum sadece sıradan vatandaş için değil, en tepedeki siyasi sorumlu açısından da böyle olabiliyor.
Meşru, yasal ve mecliste temsil edilen bir siyasi partinin akademisinde ders verdikleri için yargılanan Büşra Ersanlı’nın, Ragıp Zarakolu’nun durumu buna bir örnek…

22/05/2012 Radikal Gazetesi – Koray Çalışkan

Ersanlı: 204 gün, çok iddia, 0 kanıt
GIT Türkiye yani Türkiye’de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu, Büşra Ersanlı hakkında bir bildiri yayımladı. Dile kolay, Büşra Hoca bugün itibariyle 204 gündür tutuklu. Tutukluluğu soruşturmaya hiçbir şey katmıyor. Yani aslında bir akademisyen, siyasi duruşu nedeniyle cezalandırılıyor. GIT Türkiye bildiriyor:
Prof. Dr. Büşra Ersanlı 200 gündür tutukevinde!
Özgün akademik çalışmalarını ve yasal siyasal faaliyetlerini, yasadışı bir eylemlilik ve şiddetle ilişkilendirmek suretiyle Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın akademik ve politik kimliğini itibarsızlaştırmaya çalışan ve hukuk adına hukuk dışılığı meşrulaştıran siyaset kültürünü ifşa etmek üzere, Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın 200 gündür tutukevinde bulunduğunu hatırlatıyoruz.
Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın, geniş bir yelpazeye yayılan akademik yetkinliğini, en temel vatandaşlık hakkı olan siyasal katılım hakkını kullanarak Türkiye siyasetinin can yakıcı sorunlarından olan Kürt meselesinin çözümüne katkıda bulunmak üzere vakfetmesinin şiddetle ilişkilendirilmesi ve hukuken cezalandırılmasına yönelik bu girişim, akademik ve siyasal özgürlüklere yönelik tehditlerin en vahimidir.
Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın maruz kaldığı haksızlığın en kısa sürede sona ermesi, akademik ve siyasal özgürlükler için verdiğimiz mücadelenin en önemli hedefi olmaya devam edecektir.
GIT Türkiye

22/05/2012 T24 – Özgür Mumcu

İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı görevi sırasında tutuklanmasına varan süreci ve o dönemde yürüttüğü soruşturmaları değerlendirdi.

‘Silahlılarla görüşüyor, silahsızları hapsediyorlar’

– İktidar bir çan eğrisiyse, o çan eğrisinin aşıldığını düşünüyorum, kendi gözlemim olarak.

Bir de, Kürt sorunu alanında da sıkışacak. Özellikle Van depremi sonrası yerel yönetimle işbirliği yapmaya yanaşmamaları ve Van’ı adeta bir hayalet şehir haline getirmiş olmaları var. Uludere katliamı hakkında bunca geçen zamana rağmen kamuoyuna hâlâ bir açıklama yapılmaması, orada kim tarafından emrin verildiği, kimlerin sorumlu olduğuna dair hiçbir şeyin yapılmamış olması ve git gide BDP ile mesafesinin açılıyor olması, Kürt sorunu konusunda da AKP’nin çok sıkışacağını gösteriyor. Özellikle KCK operasyonları, AKP’nin kalıcı bir barıştan yana olmadığının çok açık göstergesi. Siz, bir siyasi hareketin silahlı olanıyla pazarlık yapacaksınız, silahsız olanını hapse atacaksınız. Büşra Erşanlı’yı, Ragıp Zarakolu’nu, Zeynep Kuray’ı, belediye başkanlarını tutuklayacaksınız ve silahlı olanlarla pazarlık yapacaksınız. İdris Naim Şahin gibi bir İçişleri Bakanı’nın olduğu bir kabine, bu anlamda hiçbir şey üretemez. Ülkemiz adına hep umutlu oldum, umutlarımın en azaldığı an İdris Naim Şahin’in o vatandaşa yaptıkları oldu. Bu İdris Naim Şahin nedeniyle değil, burada daha vahim olanı, onun yanında durup böyle bir olayı alkışlayacak olanlar ve bakanı istifa ettirecek bir mekanizmanın da olmaması. Hele Erzurum gibi, böyle bir olaya tepki duyacak bir halkın olduğu yerde İdris Naim Şahin sokağa çıkabiliyorsa, umutlarımızı azaltmamız gerekebilir diye düşündüm bir an. Kuşkusuz umutsuz olmayacağız, ama bu derece bir ahlaki, vicdani bir saldırının tepki almaması rahatsızlık verici olan. Ama ben Türkiye’nin tüm muhaliflerinden umutluyum, bu süreci, başta CHP olmak üzere umuda çevireceğiz. Bugünleri de atlatacağız, başka çaresi yok…