22/11/2011
Türkiye’nin çeşitli illerinde düzenlenen yeni KCK operasyonunda çoğunluğu avukat en az 100 kişi gözaltına alındı.
stanbul, Diyarbakır, Bursa ve Ankara’da bu sabah Kürdistan Topluluklar Birliği’ne (KCK) yönelik operasyon başlatıldı.
9.40 itibarıyla operasyonlarda 48 kişi gözaltına alındı.
Dört ilde eş zamanlı olarak başlatılan operasyonlar sürüyor. Gözaltı sayısının artması bekleniyor.
…
22711/2011
Prominent Turkish journalists went on trial accused of links to a shadowy group seeking to topple the government, in a case that has fuelled Western concern over media freedom in Prime Minister Tayyip Erdogan’s Turkey.
Gathered outside the courthouse on Tuesday, supporters of journalists Nedim Sener and Ahmet Sik bore a large banner with the message: “There can be no free society without free journalism.”
Members of a journalist union dressed in white with a picture of man holding a hand over his mouth to symbolise the silencing of a critical press…
21/11/2011 – Selçuk Candansayar
İçişleri Bakanı İ. Naim Şahin’in, Büşra Ersanlı için “geçmişine bakın, gençliğinden bu yana komünist faaliyetlerde bulunuyormuş” mealindeki sözlerinin en çok da gözlerini yummuş bir halde AKP’yi demokrasi havarisi olarak görmeye çalışanlara tokat gibi indiği açık…
21/11/2011 – Yıldırım Türker
… Askeri vesayetin belini kırmakla iftihara geçen hükümet, askeri vesayetin en yüz kızartıcı döneminin diline sarıldı çoktan.
Büşra Ersanlı hakkında bu yiğit kasaba toramanının dediklerine bir bakın:
“Büşra Ersanlı Hanımefendi’nin 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmanızı tavsiye ederim. Büşra Ersanlı’nın hangi komünizan faaliyetten mahkûm olduğunu, cezaevinde yatıp yatmadığını araştırın. Büşra Ersanlı’nın akrabalarının kimler olduğunu araştırın. Büşra Ersanlı’nın eniştesinin bu ülkede bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu araştırırsanız görürsünüz.”
Komünizan kelimesini Faruk Sükan’dan beri işittiysem, hatırlamıyorum.
Hem böylesine fütursuzca ırkçı beyanatları da bir süredir unutmuştuk.
Haydi bakalım. Ben çocukluğuma kadar döndüm.
Yakında hükümeti yıpratma çabalarım nedeniyle bütün soylu soysuz geçmişim, nesep haritam ve gayri meşru ilişkilerim bağımsız medya kanalıyla ortalığa saçılarak bağımsız yargının karşısına çıkarılabilirim…
Dear Prime Minister Erdoğan:
I write to you on behalf of the Middle East Studies Association (MESA) of North America and its Committee on Academic Freedom in order to express our dismay and concern over the October 28th arrest of Professor Büşra Ersanlı, professor of Political Science and International Relations at Marmara University, who was later charged under the Anti-Terror Law on grounds that her membership in the BDP (Barış ve Demokrasi Partisi-Peace and Democracy Party) allegedly links her to the PKK (Partiya Karkerên Kurdistan- Kurdistan Workers’ Party)
ESA was founded in 1966 to promote scholarship and teaching on the Middle East and North Africa. The preeminent organization in the field, the Association publishes the International Journal of Middle East Studies and has nearly 3000 members worldwide, including more than a hundred who are scholars, teachers or students at institutions of higher education in Canada. MESA is committed to ensuring academic freedom and freedom of expression, both within the region and in connection with the study of the region in North America and elsewhere.
Professor Ersanlı is the author of over 50 scholarly works on Central Asia, the Caucasus, the Russian Federation, Eurasia, and Turkey. She is also a BDP member and was in the process of assisting the party in preparing draft proposals for the new civilian constitution. Professor Ersanlı was arrested only a day before she was to attend an academic conference at Bilgi University on “Controversial Issues in the History of the Turkish Republic.” Her arrest not only is an infringement of her ability to exercise academic freedom in providing expert advice on constitutional reform; it also prevents her from participating in professional exchanges with other scholars…
Une situation critique pour la liberté de recherche et d’enseignement
Les mesures de répression gouvernementale et les attaques portées contre la recherche et à l’enseignement universitaire en Turquie se sont intensifiées depuis 2009. Elles ont atteint un niveau alarmant avec l’arrestation, en octobre 2011, de la professeure et politiste Büşra Ersanlı de l’université de Marmara, du directeur des prestigieuses éditions Belge Ragıp Zarakolu, du doctorant en science politique, éditeur et traducteur Deniz Zarakolu, ou de l’étudiante en science politique de 21 ans Büşra Beste Önder. Ils sont détenus dans le cadre des «opérations [anti] KCK», accusés d’appartenir à ce «Rassemblementsocial du Kurdistan» que dirigerait la rébellion armée kurde du PKK. Ces accusations ont pour seul objectif de faire taire les intellectuels indépendants et de menacer les chercheurs, les universitaires, les étudiants. La justice en Turquie collabore à ce processus de persécution en généralisant la détention préventive des gardés-à-vues, en ordonnant pour certains d’entre eux (Ragıp et Deniz Zarakolu) leur incarcération dans des prisons de haute sécurité, en réduisant les droits de la défense, en s’acharnant sur les prévenus –comme la sociologue Pinar Selek plusieurs fois acquittée ou les journalistes d’investigation Ahmet Șık et Nedim Șener eux aussi accusés de «terrorisme» dans le cadre des procès «Ergenekon» et maintenus en préventive-, en organisant des procès d’Etat…
Türkiye’de akademik araştırma ve öğretime karşı yürütülen saldırılar ve hükümet baskıları, 2009’dan itibaren yoğunlaştı. Ekim 2011’de Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Belge Yayınları’nın editörü Ragıp Zarakolu, editör, çevirmen ve siyaset bilimi alanında doktora öğrencisi Deniz Zarakolu’nun ve 21 yaşındaki siyaset bilimi öğrencisi Büşra Beste Önder’in tutuklanmasıyla birlikte, bu baskılar dikkat çekici boyutlara ulaştı. PKK’nın şehir örgütlenmesi olduğu iddia edilen KCK’ya yönelik operasyonlarda göz altına alınan bu insanlara yöneltilen suçlamaların vardığı nokta, bağımsız entellektüelleri susturmak, araştırmacı, akademisyen ve öğrencileri tehdit etmek olmuştur. Gözaltına alınan kişilerin tutukluluk hallerini uzatarak, kimi tutukluları (örneğin Ragıp ve Deniz Zarakolu) yüksek güvenlikli cezaevlerinde tutarak, savunma makamının haklarını kısıtlayarak, bir çok kez aklanan sosyolog Pınar Selek veya Ergenekon davası kapsamında “terörizm” suçuyla yargılanan gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener örneklerinde olduğu gibi, sanıklar üstünde baskı kurarak ve davaları siyasi davalara dönüştürerek, Türkiye’deki adalet sistemi bu zulümlere ortak olmaktadır…
http://www.gitinitiative.com/
20/11/2011 – Çetin Diyar
Başbakan Erdoğan ve yandaş medya, Kürt siyasetine karşı KCK adı altında yapılan siyasi operasyonları savunmak için sık sık KCK’nin “paralel devlet örgütlenmesi” olduğunu söylüyor. Erdoğan bu iddiayı, KCK operasyonları kapsamında Prof. Ersanlı ve yayıncı-yazar Zarakolu’nun tutuklanmasının eleştirilmesi bile “suça iştirak etmek” olarak göstermeye kadar vardırıyor. Öyle ya, KCK paralel devlet örgütlenmesi olduğuna göre artık akademisyeni, gazeteciyi, belediye başkanını, milletvekilini, kadınları, sendikacıları tutuklamak için uygun bir kılıf yaratılmış oluyor. Ve bu operasyonları eleştirmek bile suç olabiliyor. Son dönemlerde uzun bir dönemden beri AKP’yi destekleyen liberal çevreler ile Başbakan Erdoğan arasında yeni bir polemik başlatan da işte bu Kürt hareketine karşı yapılan operasyonlarda sergilenen Nazi’lerin Propaganda Bakanı Goebbels’i aratmayan yaklaşım…
20/11/2011
Barış ve Demokrasi Partisi, KCK tutuklamalarını protesto etmek için Zeytinburnu’daki Kazlıçeşme Meydanı’nda “İrademe Dokunma” mitingi düzenledi. “Yarın çok geç olmadan” sloganı ile düzenlenen mitinge yaklaşık 10 bin kişi katıldı.
19/11/2011 – Filiz Koçali
Bu başlık bana ait değil. Bir internet sitesindeki “haber”in başlığı. Darbeden muzdarip AKP, internet andıcı davasıyla kendilerini andıçlayanları sürüm sürüm süründürürken, darbecilerinden öğrendiklerinin bin katını kendi muhaliflerine uyguluyor.
…
Neyse ki, böyle durumlarda tarih bize yol gösteriyor. Neyse ki, eğer bugün olana bitene ses çıkarmazsak, yarın bize olanlara ses çıkaracak kimsenin kalmayacağını biliyoruz.
“Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
Sonra Yahudileri götürdüler, Yahudi değildim ses çıkarmadım.
Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
Benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı”
Bana bugünlerde en çok bu dizeler yol gösteriyor. Hepinize tavsiye ederim.
Kategoriler
- Akademik Yazıları (7)
- Basın ve Kamuoyuna (15)
- Eylemler (52)
- Haberler (141)
- Hakkındaki Yazılar (147)
- İmza kampanyaları (9)
- International news (29)
- Kitaplar (4)
- Medyadaki Yazıları (32)
- Röportajlar (28)
- Tanıklıklar (19)
- Tutukluluk dönemi (1)
- Videolar (19)
Son Yazılar
- Büşra Ersanlı neden tutuklandı…. 07 Nisan 2024
- Büşra Ersanlı: “Türk kökenli ülkelerle genelde sağcı akademisyenler ilgileniyordu ben de… 03 Mart 2024
- Büşra Ersanlı ile Feminizm Söyleşisi 26 Ekim 20 03 Mart 2024
- CTS PUBLIC FORUM WITH PROF BUSRA ERSANLI 03 Mart 2024
- Büşra Ersanlı cezaevinden çıktı 03 Mart 2024