a

08/11/2011
KCK davasından tutuklanan akademisyen Prof. Dr. Büşra Ersanlı’yla ilgili detayı taraf yazarı yazdı.

KCK davasından tutuklanan akademisyen Prof. Dr. Büşra Ersanlı’ya yöneltilen suçlama BDP’nin Siyaset Akademisi’nde ders vermesi. Ersanlı’nın verdiği derslerin KCK kapsamında olduğunu iddia eden polis ve savcılık Ersanlı’yı derinlemesine soruşturdu. Ersanlı’nın akademik ve yazın çalışmaları, buna dair notlar aleyhinde delil haline geldi…

08/11/2011
BDP Parti Meclisi Üyesi Prof. Büşra Ersanlı ile yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da ”KCK operasyonu” gerekçesi ile tutuklanmaları uzun bir zamana yayılmış olan sürek avını sonunda dünya gündemine taşıdı. Uluslararası sivil toplum örgütlerinin AKP Hükümeti’ne yönelik sert tepkilerinin yanısıra, uluslararası basınında da, son tutuklamalarla AKP’nin tüm muhalefeti sindirme, gözünü korkutma operasyonu yaptığı vurgulandı…

08/11/2011
Le Figaro (France) Laure Marchand Istanbul

Ce sont les arrestations de trop pour les partisans de la démocratie en Turquie. Depuis une semaine, universitaires, journalistes, intellectuels, étudiants ou citoyens manifestent devant le tribunal de Besiktas, à Istanbul, pour réclamer la libération de Ragip Zarakolu, directeur des éditions Belge, et de Büsra Ersanli, professeur de sciences politiques. Interpellées dimanche 29 octobre, ces deux figures du combat démocratique ont été incarcérées et sont accusées d’« appartenance à une organisation terroriste », l’Union des communautés kurdes (KCK), la branche civile de la rébellion du Parti des travailleurs du Kurdistan (PKK) selon Ankara. Dernières victimes des vagues d’arrestations qui touchent les militants kurdes et leurs soutiens, ils sont devenus les symboles d’une Turquie qui restreint de plus en plus la liberté d’expression, s’alarme la frange libérale de la société.

07/11/2011 – Deniz Kavukçuoğlu

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hafta içinde Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen suçlamalar hakkında açıklamada bulunmuştu. Anımsayalım: “Sayın profesörümüzün anladığım kadarıyla bu yapıyla bir bağlantısı olduğu.

07/11/2011 – Koray Çalışkan

Barışın tavizsiz perspektifinden bakan bir çevirmen, Ayşe Berktay gözaltına alındı. Tek suçu BDP İstanbul il yönetiminde olmaktı.

Son KCK operasyonlarında 150’den fazla BDP’li siyasetçi gözaltına alındı. Böylece yaklaşık 3.500 BDP’li siyasetçi içeri girmiş oldu. Durumun kısa özeti şudur: TMK sayesinde hükümet meşru Kürt siyaseti üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmakta. Ovadaki siyasetçileri mahkemeye ya da dağa yönlendirmekte, barış sürecinin önünü tıkamakta, barışa gönül verenleri dahi hedef alan tutuklamalarla çözümü imkansız hale getirmektedir.

07/11/2011 – Yıldırım Türker


Muhalifle muktediri, güçlüyle güçsüzü, ezenle ezileni eşitlemeye, onları halkın gözünde tartının birer kefesine oturtmaya çalışan, aslında birbirinden pek de farkı olmadıkları hissini yerleştirmeye çalışan demokrat yazarlar herhalde kimin tarafında olduklarının farkındadırlar.

Geçen gün içlerinden biri Ersanlı ile Zarakolu’nun tutuklanmaları üstüne yazmak zorunda kaldığı yazıya dönemsel sıkıntısını dillendirerek giriş yapmış. Böyle durumlarda zanlıyı ‘tanırım’ diye söze başlamaktan hoşlanmadığını, bunu Ergenekoncular için de yapmadığını belirtiyor. Kendisine, paşanın ‘iyi çocuktur’ kefilliğini hatırlatıyormuş.

Bu ne hukuka saygıdır? Bu ne herkesi ve her şeyi eşit gören mükemmel demokratlıktır?

Bu ahlakın çizgisi, Mutkili Ali’yle Büşra Ersanlı’yı, yıllardır Güneydoğulu kurbanlarından dinleyegeldiğimiz katliamcı paşalarla Ragıp Zarakolu’nu aynı hizada algılamamızı hedefler.

Hukukun üstünlüğü karşısında bizim kefaletimiz hem geçersiz hem zorlama hem de yanlıştır…

07/11/2011
L’arrestation de deux personnalités de premier plan, la constitutionnaliste Büşra Ersanlı et l’éditeur-écrivain Ragıp Zakaroglu, le 28 octobre dernier, à l’issue d’une rafle de police, qui a concerné 44 personnes, ravive les inquiétudes en Turquie, quant au sort des libertés publiques. Cette fois, les célèbres affaires Ergenekon ou Balyoz ne sont pas en cause. C’est de l’interminable enquête sur le KCK (une organisation que les autorités turques considèrent comme le réseau urbain subversif du PKK) dont il s’agit.

Marmara Üniversitesi İngilizce Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden çalışma arkadaşları 1 Kasım 2011’de KCK soruşturması kapsamında tutuklanan Prof. Dr. Büşra Ersanlı’yı anlattı. Ortak vurgu, her dönemde mağdur kesimlerin yanında olan Ersanlı’nın iddiaların aksine şiddetten değil barıştan yana olduğu üzerineydi.

Şaziye Ateş (Bölüm Sekreteri): “Büşra Hoca’nın şiddetle hiçbir ilgisi olamaz”
Büşra Hoca aile, arkadaş gibi, ondan çok şey öğrendim. Bölüm başkanı olduğu dönemde tansiyon hiç yükselmedi, ortalık hiç karışmadı. Her zaman sakin, huzurlu ve şefkatle yaklaşan ve ast-üst ilişkisi yaratmayan biri Büşra Hoca…

Prof. Dr. Günay Göksu Özdoğan: “Şiddetin araç olmasını hiç benimsemedi”
Hocayı yakından, uzun süredir tanıyorum. O her zaman Türkiye’de özgürlüklerin, siyasal katılımın kısıtlanmasına, toplumsal cinsiyet konusundaki ve azınlıkların maruz kaldığı eşitsizliklere, hukuk dışı uygulamalara karşı duyarlıdır. Bu düşüncelerini de kamuoyuyla paylaşmaktan geri durmamış, cesaretle görüşlerini ifade etmek için özel çaba sarf etmiştir. BDP’ye üyeliğinde de Kürt sorunun çözümünde şiddetin araç olmasını hiç benimsemedi…

Yrd. Doç. Dr. Emrehan Zeybekoğlu: “Türkiye’de hukuk ortadan kalkmıştır”
Kendini barışa adamış, şiddetin her türlüsüne karşı olan birinin hukuksuzca gözaltına alınması Türkiye’de hukukun ortadan kalktığını gösteriyor. Bu sadece Büşra’nın başına gelen bir şey değil. Benzer durum farklı davalarda da görülüyor. Yargı, yürütme erkine bağımlı hale getirildi. Büşra ve diğer entelektüellere uygulanan bu hukuksuzluk açıkça faşizmdir, faşizmin olması için mutlaka üniformalı parti milislerinin sokakta gezmesi gerekmiyor. Bu bir zihniyet. Korkmamak lazım çünkü korktukça üzerimize gelirler…