a

30/10/2011 – Hasan Cemal

İki soru daha: Yoksa, Ak Partili olmayan bütün Kürtlerin de mi dağa çıkması isteniyor? Ya da Türkiye’ye 1990’larda kurulan ‘tuzak’ bugün daha farklı bir makyajla mı tezgâhlanıyor?
Prof. Dr. Büşra Ersanlı’yı 12 Mart darbe döneminden ve o yıllarda çektiği acılardan tanıyorum, hayatta demokrasi ve insan hakları çizgisindeki yürüyüşünü biliyorum…

30/10/2011
Kürt halkının yasal-demokratik alanda mücadele eden ve aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu binlerce temsilcisini hedef alan KCK operasyonlarında, son olarak Prof. Büşra Ersanlı ve gazeteci yazar Ragıp Zarakolu’nun da hedef alınması büyük tepkiyle karşılandı.

30/10/2011
The international public has so far been oblivious to the so-called “KCK operations” carried out in Turkey by Prime Minister Erdogan and his Justice and Development Party for the past two years. Under the guise of “fighting terrorism,” the Erdogan government has been using the judiciary, the police, and the media to penalize all civic activism in support of rights demanded by Kurdish citizens in Turkey. The “KCK operations” in particular have been deployed to spread fear amongst activists, to silence public dissent, and to normalize the arbitrary arrest of citizens. Ironically, the Erdogan government’s suppression of dissent and of democratic politics has visibly intensified at a time when “Turkish democracy” is being hailed as a model for the Arab world.

30/10/2011
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey eski Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, “Uzun zamandır ciddi ve somut kanıtlar olmadan, düşünce suçu kapsamında çok sayıda siyasetçi, bilim insanı, sanatçı tutuklanıyor. Bu Türkiye’nin demokratik iklimini zehirleyen barışa giden yolları tıkayan bir yaklaşım” dedi.