Röportajlar

15/07/2012 Taraf Gazetesi – Tuğba Tekerek

KCK Davası’ndan yargılanan ve 255 gün sonra tahliye olan Prof. Dr. Büşra Ersanlı Taraf’a konuştu: Dışarıda Kürtlerle eşitlenemedik ama cezaevi eşitlenme alanı oldu.

İstanbul’daki KCK davasının önceki günkü duruşmasında tahliye edilen 16 kişiden biri olan Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Taraf ’ın sorularını yanıtladı. Tutuklu bulunduğu süre içinde en çok doğanın yeşilini ve denizin mavisini özlediğini dile getiren Ersanlı, “Dışarda Kürtlerle hiç eşitlenemedik, cezaevi bir eşitlenme alanı gibi oldu” dedi.

Büşra Ersanlı’nın kendisine yöneltilen suçlamalar, uzun süre tutuklu kalması ve önceki gün tahliye edilmesiyle ilgili kişisel, hukuki ve siyasi değerlendirmeleri şöyle: “Kişisel olarak ‘yakalama’, ‘el koyma’, ‘salıverme’ kavramlarının beni ne kadar rahatsız ettiğini gördüm. Hiç bir siyasi tutuklunun haketmediği kavramlar. Özne olmaya aday olan muhalifi nesneleştirme kavramları… Ama tabii tahliye mekânsal bir rahatlık sağlıyor, ablam Sırma Evcan açısından da daha az koşuşturmak ve üzülmek demek, bu açıdan memnunum. …

12/06/2012 Birgün Gazetesi – Zeynep Kuray

Marmara Üniversitesi (MÜ) Siyaset Bilimi bölümü öğretim üyesi ve kadın hakları savunucusu Prof. Dr. Büşra Ersanlı’yla tutuklu bulunduğu Bakırköy Kadın Tutukevi’nde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir” açıklamasını konuştuk. Erdoğan’ın her kürtaj yaptıran kadını Uludere vahşeti ile özdeşleştirmesi ile bir yandan “Bedenim benimdir” diyen kadınlar düşmanlaştırılırken, diğer yandan da “Güç esastır, en uç noktaya da giderim, esas olan devlettir” mesajının verdiğine dikkat çekti. Özel hayata müdahalenin ülkeyi totaliter bir rejime sürükleyeceğinin altını çizen Ersanlı, kadınların kendi bedenleri üzerine karar veren erkek siyasetçilere gereken cevabı vermeye devam edeceklerini vurguladı…

12/6/2012 Birgün Gazetesi

PROF. BÜŞRA ERSANLI BİRGÜN’E KONUŞTU:
Her kürtaj Uludere’yi hatırlatacak

Zeynep KURAY / Bakırköy Kadın Tutukevi

Marmara Üniversitesi (MÜ) Siyaset Bilimi bölümü öğretim üyesi ve kadın hakları savunucusu Prof. Dr. Büşra Ersanlı’yla tutuklu bulunduğu Bakırköy Kadın Tutukevi’nde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir” açıklamasını konuştuk. Erdoğan’ın her kürtaj yaptıran kadını Uludere vahşeti ile özdeşleştirmesi ile bir yandan “Bedenim benimdir” diyen kadınlar düşmanlaştırılırken, diğer yandan da “Güç esastır, en uç noktaya da giderim, esas olan devlettir” mesajının verdiğine dikkat çekti. Özel hayata müdahalenin ülkeyi totaliter bir rejime sürükleyeceğinin altını çizen Ersanlı, kadınların kendi bedenleri üzerine karar veren erkek siyasetçilere gereken cevabı vermeye devam edeceklerini vurguladı.

25/03/2012 BiaMag

Prof. Dr. Büşra Ersanlı dört aydır tutuklu. Neler hissediyor, iddialar hakkında ne düşünüyor? Kimlere kırgın ve morali nasıl? Hepsini Express’in söyleşisinde anlatıyor.

İktidara toz kondurmayan, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) operasyonlarını anlayışla karşılayan çevrelere bile pes dedirtmişti Büşra Ersanlı’nın tutuklanması. Onca araştırmada, bilimsel çalışmada imzası olan, akademisyenliği ile hak ve özgürlükler mücadelelerindeki eylemliliğini tutarlılıkla sürdüren Ersanlı, Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) Siyaset Akademisi’nde verdiği dersler gerekçe gösterilerek dört aydır tutuklu. Postayla kendisine ulaştırdığımız sorulara verdiği cevapları dikkatlerinize sunuyoruz.

22/03/2012 ZEYNEP KURAY – Birgün Gazetesi (BAKIRKÖY KADIN CEZAEVİ)

KCK iddianamesinin tamamlandığını Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nde öğrendik. Yöneltilen “suçlamalar” karşısında şaşırmadık. Zira bu davanın hukuki değil, siyasi görüldüğünü zaten biliyorduk. Sırf partisi BDP’nin Siyasal Akademisi’nde verdiği birkaç ders gerekçe gösterilerek, KCK yöneticisi olma iddiasıyla hakkında 22.5 yıla varan hapis cezası istenilen Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın durumu, bu gerçeğin en tipik göstergesi. 30 yıldır Türkiye’de milliyetçi tarih yazımı ve ders kitapları üzerine yaptığı araştırmalarla bilinen Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile süreci değerlendirdik. Yürütülen davanın “KCK değil, BDP’yi yargılama davası olduğuna dikkat çeken Ersanlı, iktidarın alternatif bir muhalefet hareketine tahammül edemediğini vurguladı. Kürt sorununun 40 yıldır inkar ve tasfiye ile ‘çözülmeye’ çalışıldığını hatırlatan Ersanlı, tarih kitaplarından dahi Kürtleri dışlayan bir zihniyetin eşitlikten söz edemeyeceğini vurguladı. Ersanlı, “Günü birlik ufak tefek ‘reform’ benzeri atılımlarla vicdanları rahatlatmak mümkün değil. Böyle düşündüğüm için BDP’liyim” dedi.

07/03/2009
Mart ayı, Türkiye’de toplumsal dönüşümler açısından önemli bir ay. 1857’de New Yorklu kadın işçilerin eyleminden sonra tarihe ‘kadınlar günü’ olarak geçen 8 Mart ve Türkiye’de darbeler tarihinin önemli halkalarından biri olan 12 Mart da bu iki özel günden biri. Marksist kadın liderlerden Clara Zetkin’in dünyanın bütün kadınlarına armağan ettiği 8 Martlar, her yıl ülkemizde şiddet gösterilerine tanık oluyor, o yüzden hepimizin öyle ya da böyle aşina olduğu bir gün. Peki 12 Mart’ın önemi nedir? 12 Mart 1971’de üç kuvvet komutanı ve Genelkurmay Başkanı’nın imzasıyla ordu, ‘Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Talimatı’nın Anayasa’dan daha üstün bir belge olduğunu pratikte kanıtlayarak, Süleyman Demirel’in AP hükümetini düşürdü. Nihat Erim yönetiminde kurulan teknokratlar hükümetiyle birlikte, silahların gölgesinde günler başladı.

12 Mart günlerinde gencecik bir üniversite öğrencisi olarak devrimci mücadelenin içinde yer alan, yaşamının iki buçuk yılını cezaevinde geçiren ve daha sonra kadın hareketinin de aktif bileşenlerinden biri olan Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi kürsüsünden Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile bu iki özel gün münasebetiyle bir araya geldik. Sevgi Soysal’ın kaleminden tanıdığımız Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’nda iki buçuk yıl geçiren Ersanlı bize 12 Mart’ın karanlık günlerini anlattı ve kadınların bugününü değerlendirdi.

20/10/2008
Prof. Dr. Büşra Ersanlı; “Asker kendisini sorgulamak yerine tehditkar davranmayı sürdürüyor. Devlet kurtarma psikolojisi daha öne çıkıyor. Bakın darbeci Kenan Evren bu toplumda itibar görüp dolaştığı müddetçe bu zihniyet kolay kolay değişmez. Hesap sormaya oradan başlamak lazımdı, Evren yargılanmalıydı ama onu yargılayacak bir demokratik zihniyet henüz bu ülkeye hakim olmadı” diyor.

Gerçek…
Gerçek her zaman ilgi çekicidir.

Bazı insanlar “gerçeği bulmak” için hayatlarını ortaya koyarlar.

Bazı insanlar ve daha ziyade bazı kurumlar “gerçeği gizlemek” için hayatlarını ortaya koyarlar.

Bu ülke böyledir “gerçek” üzerinden bir sınanma halindedir.

Bu ülkede onlarca yıldır gerçeklerin üstü örtüldü, pek çok şey aslından farklı ve formatlanmış bir şekilde gösterildi ve öylece inanmamız istendi.

Düşünme, sorma, sorgulama, kuşku duyma ne olduysa vardır bir sebebi, ama senin bilmen gerekmez.