Hakkındaki Yazılar

29/11/2011 – Koray Çalışkan / Radikal Gazetesi

“Büşra Hoca’da sıkıntının ‘s’i yok. Daha genç görünüyor. Yüzü cıvıl cıvıl, pırıl pırıl.”

Geçen hafta ‘güzel’ bir haber aldım. Büşra Ersanlı cezaevine davet ediyordu. Gurur duydum, ismimi yazdırdım ve kendimi Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nde buldum. Beraber gittiğim iki arkadaşıyla arabamızı cezaevinin karşısına park ettik. İlk kez bir hocamı, bir meslektaşımı cezaevinde ziyarete gidiyordum. Genelde üniversitelerde buluşuruz biz…

28/11/2011 – Ali Bulaç / Zaman Gazetesi

Zor günlerden geçiyoruz.

Sorunu tehlikeli kılan, krize dönüşmesidir. Hukukun üstünlüğü ilkesi korunuyorsa krizler doğmaz. Hukuk ifade özgürlüğüyle korunur. İfade özgürlüğü yöneticilerin karar ve icraatlarının çeşitli siyasi görüş sahiplerince eleştiriye tabi tutulmasına imkân verir. Bu zorunludur, çünkü Allah aklı belirli kişilere tahsis etmiş değildir, yönetilenler de yöneticiler kadar, hatta daha sağlıklı düşünür. Eleştiri hakkının iptali aklın iptali anlamına gelir.

İcraatı eleştiren “suçlu-hain” ilan edilmemelidir. Siyaseten bize göre yanlış düşünen, hukuken suçlu olmaz. Düşüncelerimizi mutlaklaştırıp diğerlerini kanun marifetiyle mahkûm etmeye kalkışırsak, bundan despot ve totaliter rejim doğar.

25/11/2011 – Füsun Erdoğan

Her gözaltı-tutuklama, saldırı dalgasının ardından; "Bu kadar da olmaz!", "Aaa iş bunlara kadar vardı mı?", "Pes doğrusu, bu kadar da olmaz ki!" demenin, yakınıp dövünmenin maalesef kimseye faydası yok!..

14 Nisan 2009 başlatılan, dalgalar halinde sürdürdükleri KCK operasyonlar dizisi ilerici devrimci-demokrat ve yurtseverlere "Şimdi sıra kimde?" sorusu sordurtuyor…
Bu ortamın liberallerdeki etkisi ise, çok daha başka!.. Özellikle Başbakan Erdoğan'ın medya tekellerine patronlar ve yayın yönetmenleri nezdinde verdiği ayar ve tehditlerden sonra; ciddi bir korku, panik, kendini savunma ve sinme hali egemen oldu.
KCK operasyonu adı altında yürütülen saldırının "son" dalgasının, Ragıp Zarakolu ve Prof. Dr. Büşra Ersanlı' ya kadar ulaşması/genişlemesi, bütün bu kaygı ve soruların kaynağı oldu…

22/11/2011
KCK adı altında giderek genişleyen gözaltı furyasına her gün bir yenisi eklenirken, Taraf gazetesi yazarları da, “iyi şeylerin de olduğu” ve PKK ile devlet arasındaki görüşmelerde sona yaklaşıldığı türünden son derece spekülatif bilgiler yaymayı sürdürüyor. Görünen o ki, sanki birileri bir taraftan Taraf yazarlarını yemleyerek kamuoyunda dezenformasyon yoluyla beklenti yaratmaya çalışıyor, diğer taraftan da yeni gözaltılar için düğmeye basıyor.
Dün de tam böyle bir gündü.

21/11/2011 – Yıldırım Türker

… Askeri vesayetin belini kırmakla iftihara geçen hükümet, askeri vesayetin en yüz kızartıcı döneminin diline sarıldı çoktan.
Büşra Ersanlı hakkında bu yiğit kasaba toramanının dediklerine bir bakın:
“Büşra Ersanlı Hanımefendi’nin 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmanızı tavsiye ederim. Büşra Ersanlı’nın hangi komünizan faaliyetten mahkûm olduğunu, cezaevinde yatıp yatmadığını araştırın. Büşra Ersanlı’nın akrabalarının kimler olduğunu araştırın. Büşra Ersanlı’nın eniştesinin bu ülkede bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu araştırırsanız görürsünüz.”
Komünizan kelimesini Faruk Sükan’dan beri işittiysem, hatırlamıyorum.
Hem böylesine fütursuzca ırkçı beyanatları da bir süredir unutmuştuk.
Haydi bakalım. Ben çocukluğuma kadar döndüm.
Yakında hükümeti yıpratma çabalarım nedeniyle bütün soylu soysuz geçmişim, nesep haritam ve gayri meşru ilişkilerim bağımsız medya kanalıyla ortalığa saçılarak bağımsız yargının karşısına çıkarılabilirim…

20/11/2011 – Çetin Diyar
Başbakan Erdoğan ve yandaş medya, Kürt siyasetine karşı KCK adı altında yapılan siyasi operasyonları savunmak için sık sık KCK’nin “paralel devlet örgütlenmesi” olduğunu söylüyor. Erdoğan bu iddiayı, KCK operasyonları kapsamında Prof. Ersanlı ve yayıncı-yazar Zarakolu’nun tutuklanmasının eleştirilmesi bile “suça iştirak etmek” olarak göstermeye kadar vardırıyor. Öyle ya, KCK paralel devlet örgütlenmesi olduğuna göre artık akademisyeni, gazeteciyi, belediye başkanını, milletvekilini, kadınları, sendikacıları tutuklamak için uygun bir kılıf yaratılmış oluyor. Ve bu operasyonları eleştirmek bile suç olabiliyor. Son dönemlerde uzun bir dönemden beri AKP’yi destekleyen liberal çevreler ile Başbakan Erdoğan arasında yeni bir polemik başlatan da işte bu Kürt hareketine karşı yapılan operasyonlarda sergilenen Nazi’lerin Propaganda Bakanı Goebbels’i aratmayan yaklaşım…

19/11/2011 – Filiz Koçali

Bu başlık bana ait değil. Bir internet sitesindeki “haber”in başlığı. Darbeden muzdarip AKP, internet andıcı davasıyla kendilerini andıçlayanları sürüm sürüm süründürürken, darbecilerinden öğrendiklerinin bin katını kendi muhaliflerine uyguluyor.

Neyse ki, böyle durumlarda tarih bize yol gösteriyor. Neyse ki, eğer bugün olana bitene ses çıkarmazsak, yarın bize olanlara ses çıkaracak kimsenin kalmayacağını biliyoruz.

“Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.

Sonra Yahudileri götürdüler, Yahudi değildim ses çıkarmadım.

Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.

Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.

Benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı”

Bana bugünlerde en çok bu dizeler yol gösteriyor. Hepinize tavsiye ederim.

19/11/2011 – Muzaffer Oruçoğlu

Büşra Ersanlı’yı 69’da tanıdım. Robert Kolejde okuyordu. O zamanlar, çeviri yapıp yapmadığından emin değilim. Edebiyatla arası iyiydi. Kibar bir kızdı. Hümanistti. Militan değildi. Yerinde ve cazip gülümseyişi, zekâsı, dinleme ve soru sorma özelliğiyle dikkati çekiyordu…

18/11/2011 – Ahmet Hakan

İÇİŞLERİ Bakanı İdris Naim Şahin, Meclis kürsüsünde yaptığı bir konuşmada Prof. Büşra Ersanlı’nın tutuklanmasını savundu.

Söylediği bazı cümleler şunlar:
Büşra Ersanlı Hanımefendi’nin 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmanızı tavsiye ederim.
Büşra Ersanlı’nın hangi komünizan faaliyetten mahkûm olduğunu, cezaevinde yatıp yatmadığını araştırın.
Büşra Ersanlı’nın akrabalarının kimler olduğunu araştırın.
Büşra Ersanlı’nın eniştesinin bu ülkede bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu araştırırsanız görürsünüz.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e “yetmez ama evet” diyorum ve Büşra Ersanlı için daha fazla malzeme temin etmesine yararlı olur diye şu ipuçlarını veriyorum:
Sayın Bakan…
Büşra Ersanlı’nın sadece 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmakla yetinmeyip yolculuğunuzu onun çocukluk yıllarına kadar uzatın lütfen… Böyle bir yolculuk sayesinde “küçük Büşra”nın komşu çocuklarını nasıl kışkırttığını, yan bahçedeki erik ağaçlarına musallat olunmasına nasıl ön ayak olduğunu dehşetle fark edeceksiniz…