Hakkındaki Yazılar

10/11/2011 – Ferda Koç

Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nu da içine alan son “KCK operasyonu”, “PKK’nin Türkiye örgütlenmesi”ni hedef alan bir özel örgüt operasyonu olmaktan çıkıp, Kürt hareketinin açık-yasal tüm unsurlarını tasfiye etmeyi hedefleyen “Ergenekon benzeri” bir “Çatı Operasyonu”na dönüştüğünün açık ilanı oldu. Aylardır sürdürülen tutuklamalar, gözaltılar, baskılar, iktidarın Kürt hareketinin silahlı gücü dışındaki bütün siyasi cephelerini imha etmeyi politika haline getirmiş olduğunu gösteriyor.

09/11/2011 – Veysi Sarısözen

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin İçişleri Bakanı Başbakaníın, Cumhurbaşkanıínın, devletin ve Gülen cemaatinin gerçek görüşlerini, bugüne kadar hiç kimsenin açıklamaya cesaret bile edemediği bir şekilde dile getirdi.

“Kürt insanının esas itibariyle herhangi bir sorunu yoktur. Sorun sorun diyorlar. Sorun nedir yani? Sorun yol mu? Sorun şarkı mı? Sorun kıyafet mi? Sorun ibadet mi? Sorun hastane mi? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum”.

Bulamazsın!..

09/11/2011 – Joost Lagendijk

Benzer raydan çıkmaların gerçekleşmesini önlemenin en iyi yolunun ne olduğuna dair çok şey söylendi. Tutuklamaların hem zanlılara hem kamuoyuna daha iyi izah edilmesi gerektiğine katılıyorum. Yargılanma öncesi tutukluluk süreleri ciddi olarak sınırlandırılmalı ve Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele Kanunu’nda, keyfi tutuklamalara imkân veren tüm maddelerin temizleneceği köklü değişiklikler yapılmalı. Belki de en önemlisi şu: yetkililer hatalar yapıldığında, Türk adalet sistemine güveni daha da zedeleyen “ya bizdensiniz ya da bize karşı” tavrına sarılmak yerine, eleştirileri kabul etmeli.

09/11/2011 – Güneri Cıvaoğlu

TAHA Akyol Hürriyet’te “ünlü Fransız yazar Andre Gide’nin yıllarca Stalin damgalı Sovyetler Birliği komünizmini savunduktan sonra hatasını anladığını” yazdı.
Moskova’ya gitmiş ve “Stalin’in demir yumruk yönetimini” yerinde görmüş.
Paris’e dönüşünde şöyle yazmış:
“Netice şu: Ortada komünizm yok, sadece Stalin var!”

08/11/2011 – Kamil Tekin Sürek

Haksız bir davayı savunmak çok zordur. Şahsen ben böyle bir şeyi beceremem. Haksız davaları savunanlar deyince ilk akla gelen avukatlardır. Oysa, gazetecilerin ve politikacıların yanında avukatlar solda sıfır kalır.
Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun tutuklanmasına pek çok kimse ikna olmadı. AKP Hükümeti de, yandaş medya da bunun farkında. “Büşra Ersanlı terörü destekleyen dersler verdi” dediler, inandıramadılar. Boğaziçi Üniversitesi hocaları Ersanlı’ya sahip çıktı. Binlerce akademisyen ve aydın, biz de akademide ders vereceğiz dediler. Ragıp Zarakolu için terörü destekleyen dersler verdi de diyemediler. Çünkü, Zarakolu BDP’nin Siyaset Akademisi’nde ders de vermemişti.
Şimdi, kendilerince daha akıllı bir yalan kampanyası yürütüyorlar. Büşra Ersanlı ve Zarakolu’nun ve tutuklanan binlerce BDP’li politikacının KCK’lı ve KCK ile ilişkili olduğunu varsayarak, KCK’nın ne kadar azılı bir terör örgütü olduğuna kitleleri ikna etmeye çalışıyorlar. Sözde strateji uzmanları, terör uzmanı profesörler, siyaset bilimcileri KCK üzerine ahkam kesiyorlar. İyi ki internet var. Kısa bir süre içinde internet üzerinden onlarca gazeteye göz atma imkanı oluyor…