Tutukluluk dönemi

12/11/2011 – Ayşe Böhürler

Nedense bugünlerde Kemal Tahir’in “Kurt Kanunu” kitabının final sahnesi gözümün önünden gitmiyor.

Romanın kahramanı Emin; takip altındaki arkadaşının çaldığı kapıyı açıp açmamakta tereddüt eder, silah seslerini duyar ve büyük bir vicdan muhasebesinin ardından pişmanlıkla kapıyı ardına kadar açıp “Emin’i arayan arkadaş, ben buradayım” diye avazı çıktığı kadar bağırır.

Kemal Tahir’in Kurt Kanunu; 1926’lı yıllarda İzmir suikastı çerçevesinde yaşananların ama özünde Cumhuriyet’in hikâyesidir.

Ne yazık ki Cumhuriyet insan avına neden olan yaklaşımlarını bugün de devam ettiriyor.

Gün gelecek tanıdıklarımıza, dostlarımıza kapıyı açamayacak duruma biz de mi geleceğiz sorusu beynimi kemiriyor…

12/11/2011 – Ece Temelkuran

BEN düşünmedim, bir dostum söyledi. Aynen aktarıyorum: “Yeni Yıldırım Akbulut!”

Bu, yeni İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin için yapılan ve bence hayli isabetli olan bir tespit. Biliyorsunuz, İçişleri Bakanı’mız daha görevinin ilk döneminde Büşra Ersanlı’nın tutuklanmasının yarattığı tepkiye karşılık şöyle dedi: “Türkiye’de binlerce profesör var. Türkiye’deki bütün profesörler tutuklansa (bu tepkiyi) anlarım. Sadece bir tanesi tutuklandı.”

12/11/2011 – Hüseyin Ali

AKP hükümetinin 1990’lı yıllara dönüp dönmediği tartışılıyor. KCK tutuklamalarıyla demokratik siyasetin ortadan kaldırıldığı söyleniyor. İşte bu ortamda Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlı’nın tutuklanmasıyla birlikte bir kısım liberalin eleştirileri hükümetin tepkisiyle karşılaştı. Doğrudan Başbakan, KCK tutuklamalarını eleştirenlere “ayağınızı denk alın” dedi. Bu eleştirilere devam ederseniz sizi defterden sileriz, denildi.

11/11/2011 – Mustafa Karasu

Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu tutuklandı. Bu tutuklamalar başlı başına AKP’nin KCK adı altında gerçekleştirdiği siyasi soykırım operasyonlarının ne olduğunu ortaya koymaktadır.

KCK olarak tutukladıkları, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı çıkmayan insanlardır. BDP’ye her gün PKK’ye karşı çıkacaksın diyorlar. BDP’yi de özel savaşlarının bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar. BDP bunu yapmayınca belediye başkanları, il başkanları, yöneticileri ve belediye meclis üyelerini tutukluyorlar. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu da PKK’ye hükümet gibi bakmadıkları için tutuklanmışlardır. AKP hükümetine göre PKK’ye karşı çıkmadıkları için teröre hizmet etmiş oluyorlar. Dolayısıyla PKK’ye karşı çıkmamak Türkiye’de suç haline gelmiştir.

10/11/2011 – Yıldız Ramazanoğlu

Büşra Ersanlı’yı Marmara Üniversitesi Siyaset bilimi hocası olarak biliyorduk ama tanışmamız işgallere karşı çıkmak için yola çıktığımız bir Doğu Konferansı gezisinde oldu. İnsanı tanımada birlikte yola çıkmanın önemini hepimiz biliriz. Bu seyahatlerin ortak ruhu olan kardeşlik ve adalet duygularını içinde parlak bir şekilde taşıyan bir yolcuydu. İlişkilerinde eşitlikçi doğal ve mütevazı.
Sonra sayısız karşılaşmalar yaşadık, ortak platformlarda barış adalet ve eşitlik için mücadele alanlarında bir araya geldik. Birbirimize tanık olduk. Türkiye’nin barışı için kendini adeta vakfetmiş ender kişilerden biri olarak görüyorum Büşra hocayı.

10/11/2011 – Ferda Koç

Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nu da içine alan son “KCK operasyonu”, “PKK’nin Türkiye örgütlenmesi”ni hedef alan bir özel örgüt operasyonu olmaktan çıkıp, Kürt hareketinin açık-yasal tüm unsurlarını tasfiye etmeyi hedefleyen “Ergenekon benzeri” bir “Çatı Operasyonu”na dönüştüğünün açık ilanı oldu. Aylardır sürdürülen tutuklamalar, gözaltılar, baskılar, iktidarın Kürt hareketinin silahlı gücü dışındaki bütün siyasi cephelerini imha etmeyi politika haline getirmiş olduğunu gösteriyor.

10/11/2011 – Yıldız Ramazanoğlu

Büşra Ersanlı’yı Marmara Üniversitesi Siyaset bilimi hocası olarak biliyorduk ama tanışmamız işgallere karşı çıkmak için yola çıktığımız bir Doğu Konferansı gezisinde oldu. İnsanı tanımada birlikte yola çıkmanın önemini hepimiz biliriz. Bu seyahatlerin ortak ruhu olan kardeşlik ve adalet duygularını içinde parlak bir şekilde taşıyan bir yolcuydu. İlişkilerinde eşitlikçi doğal ve mütevazı…

09/11/2011 – Veysi Sarısözen

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin İçişleri Bakanı Başbakaníın, Cumhurbaşkanıínın, devletin ve Gülen cemaatinin gerçek görüşlerini, bugüne kadar hiç kimsenin açıklamaya cesaret bile edemediği bir şekilde dile getirdi.

“Kürt insanının esas itibariyle herhangi bir sorunu yoktur. Sorun sorun diyorlar. Sorun nedir yani? Sorun yol mu? Sorun şarkı mı? Sorun kıyafet mi? Sorun ibadet mi? Sorun hastane mi? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum”.

Bulamazsın!..