09/06/2012 BiaMag – Mustafa Sütlaş
Düşünce özgürlüğü için 8. istanbul buluşması, aralarında turgut tarhanlı, ahmet şık, ragıp zarakolu, nadire mater, orhan alkaya ve yaman akdeniz’in de bulunduğu çok sayıda konuşmacının katılımıyla bilgi üniversitesi’nde yapılıyor.
…
“Düşünme” eylem (ve hatta belki de “edim”i) de gerçekten böyle. herkesin “şu konu üzerinde düşüneyim” dediği anlar vardır. ama özellikle “aklı üstün tutan aydınlanmacı bir eğitim alarak yetişen, kuşku duymayı, sormayı ve sorgulamayı öğrenerek yetişen bir insan” için düşünmek nefes almak gibi doğal, alışkanlıktan da öte bir davranıştır her zaman.
ama alınan eğitim ve içinde bulunulan çevre düşünmeyi değil de “inanmayı”, “inandığını, değişmez doğru saymayı” ve dolayısıyla hem o düşünenlere, hem de o düşünenlerin doğrularına “tabi olma”yı öğretmişse; “düşünme” eylemi başkaları tarafından hem de “çok önce” yapılmış, her duruma uydurulabilen sonuçları da her zaman el altındaysa “düşünme” çok da gerekli olmayan bir “faaliyet”e dönüşür. bu yüzdendir ki “düşünce özgürlüğü” gerekli ve anlamlı olmayan, hatta zaman zaman “tehlikeli” olabilen, dolayısıyla da her zaman “sınırlanması” gereken bir “olgu ve sorun” haline gelir.
bu durum, yaşanılan “ekonomik ve toplumsal sistem” ve o sistemde egemen kılınan “ideoloji” ne olursa olsun, eğer “sormak ve sorgulamak” çok istenen bir şey değilse daima “düşünce özgürlüğü” bir sorun olarak kalacaktır.
o yüzden de düşünmeyi olağan, doğal bir “davranış” ya da “alışkanlık” haline getirenler de hem kendileri, hem de insanlık adına “düşünce özgürlüğü uğruna mücadele etmeyi, gerekirse bu uğurda her yönden çok büyük bedeller ödemeyi bir görev haline getirmişlerdir. o yüzden de insanlığın gelişmesinin asıl “fail”i ve “sorumlusu” da onlardır.
tersi de doğrudur; insanlık eğer ilerlemesini ve gelişmesini durdurmuş ya da yavaşlatmış ise bunun “müsebbibi” de düşünmeyenler ve inancı düşünceye üstün tutanlardır.
işte bu yüzden bu ülkede ismail beşikçi, büşra ersanlı, ragıp zarakolu, pınar selek ve onlar gibi yüzlerce binlerce bilim, sanat ve düşün insanlarının yaşadıkları, bianet’in sürekli güncellediği “medya gözlem” raporları düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki “hal-i pür melali”mizi gösteren en somut kanıtlarıdır. böyle olsa da gerçek daima yürüyor, yürüyecek…