Tutukluluk dönemi

21/11/2011 – Yıldırım Türker

… Askeri vesayetin belini kırmakla iftihara geçen hükümet, askeri vesayetin en yüz kızartıcı döneminin diline sarıldı çoktan.
Büşra Ersanlı hakkında bu yiğit kasaba toramanının dediklerine bir bakın:
“Büşra Ersanlı Hanımefendi’nin 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmanızı tavsiye ederim. Büşra Ersanlı’nın hangi komünizan faaliyetten mahkûm olduğunu, cezaevinde yatıp yatmadığını araştırın. Büşra Ersanlı’nın akrabalarının kimler olduğunu araştırın. Büşra Ersanlı’nın eniştesinin bu ülkede bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu araştırırsanız görürsünüz.”
Komünizan kelimesini Faruk Sükan’dan beri işittiysem, hatırlamıyorum.
Hem böylesine fütursuzca ırkçı beyanatları da bir süredir unutmuştuk.
Haydi bakalım. Ben çocukluğuma kadar döndüm.
Yakında hükümeti yıpratma çabalarım nedeniyle bütün soylu soysuz geçmişim, nesep haritam ve gayri meşru ilişkilerim bağımsız medya kanalıyla ortalığa saçılarak bağımsız yargının karşısına çıkarılabilirim…

20/11/2011 – Çetin Diyar
Başbakan Erdoğan ve yandaş medya, Kürt siyasetine karşı KCK adı altında yapılan siyasi operasyonları savunmak için sık sık KCK’nin “paralel devlet örgütlenmesi” olduğunu söylüyor. Erdoğan bu iddiayı, KCK operasyonları kapsamında Prof. Ersanlı ve yayıncı-yazar Zarakolu’nun tutuklanmasının eleştirilmesi bile “suça iştirak etmek” olarak göstermeye kadar vardırıyor. Öyle ya, KCK paralel devlet örgütlenmesi olduğuna göre artık akademisyeni, gazeteciyi, belediye başkanını, milletvekilini, kadınları, sendikacıları tutuklamak için uygun bir kılıf yaratılmış oluyor. Ve bu operasyonları eleştirmek bile suç olabiliyor. Son dönemlerde uzun bir dönemden beri AKP’yi destekleyen liberal çevreler ile Başbakan Erdoğan arasında yeni bir polemik başlatan da işte bu Kürt hareketine karşı yapılan operasyonlarda sergilenen Nazi’lerin Propaganda Bakanı Goebbels’i aratmayan yaklaşım…

19/11/2011 – Filiz Koçali

Bu başlık bana ait değil. Bir internet sitesindeki “haber”in başlığı. Darbeden muzdarip AKP, internet andıcı davasıyla kendilerini andıçlayanları sürüm sürüm süründürürken, darbecilerinden öğrendiklerinin bin katını kendi muhaliflerine uyguluyor.

Neyse ki, böyle durumlarda tarih bize yol gösteriyor. Neyse ki, eğer bugün olana bitene ses çıkarmazsak, yarın bize olanlara ses çıkaracak kimsenin kalmayacağını biliyoruz.

“Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.

Sonra Yahudileri götürdüler, Yahudi değildim ses çıkarmadım.

Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.

Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.

Benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı”

Bana bugünlerde en çok bu dizeler yol gösteriyor. Hepinize tavsiye ederim.

Türkiye’de ve uluslararası akademik çevrelerde yaptığı bilimsel ve toplumsal çalışmalarla tanınan Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün eski Bölüm Başkanı ve Siyaset Bilimi hocalarından Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu 70 kişinin daha “KCK” adı verilen operasyonlar kapsamında gözaltına alınması, hepimizde derin kaygılar yaratmıştır… …

19/11/2011 – Muzaffer Oruçoğlu

Büşra Ersanlı’yı 69’da tanıdım. Robert Kolejde okuyordu. O zamanlar, çeviri yapıp yapmadığından emin değilim. Edebiyatla arası iyiydi. Kibar bir kızdı. Hümanistti. Militan değildi. Yerinde ve cazip gülümseyişi, zekâsı, dinleme ve soru sorma özelliğiyle dikkati çekiyordu…

18/11/2011 – Ahmet Hakan

İÇİŞLERİ Bakanı İdris Naim Şahin, Meclis kürsüsünde yaptığı bir konuşmada Prof. Büşra Ersanlı’nın tutuklanmasını savundu.

Söylediği bazı cümleler şunlar:
Büşra Ersanlı Hanımefendi’nin 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmanızı tavsiye ederim.
Büşra Ersanlı’nın hangi komünizan faaliyetten mahkûm olduğunu, cezaevinde yatıp yatmadığını araştırın.
Büşra Ersanlı’nın akrabalarının kimler olduğunu araştırın.
Büşra Ersanlı’nın eniştesinin bu ülkede bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu araştırırsanız görürsünüz.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e “yetmez ama evet” diyorum ve Büşra Ersanlı için daha fazla malzeme temin etmesine yararlı olur diye şu ipuçlarını veriyorum:
Sayın Bakan…
Büşra Ersanlı’nın sadece 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmakla yetinmeyip yolculuğunuzu onun çocukluk yıllarına kadar uzatın lütfen… Böyle bir yolculuk sayesinde “küçük Büşra”nın komşu çocuklarını nasıl kışkırttığını, yan bahçedeki erik ağaçlarına musallat olunmasına nasıl ön ayak olduğunu dehşetle fark edeceksiniz…

18/11/2011 – Hasan Cemal

… Ama İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin kopmuş gidiyor. Geçen akşam da TBMM Genel Kurulu’nda KCK konusunda aklına geleni söylemiş:
“Büşra Ersanlı Profesör Hanımefendi’nin ’80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmanızı tavsiye ederim değerli arkadaşlar. Hangi suçtan, hangi komünizan faaliyetten mahkûm olduğunu, cezaevinde yattığını, akrabalarının kim olduğunu, eniştesinin bu ülkede bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu, bir başka sevdanın yolcusu olduğunu araştırırsanız görürsünüz. İsim vermek istemiyorum.”
Gerçekten akıl alır gibi değil.
Demokrasi kültürüydü, hukuk kültürüydü, tarih nosyonuydu, etikti, hangi pencereden bakarsanız bakın böylesine bir seviyeye rastlamak kolay değil.
Gerçekten ürkütücü.
Çok fazla yorumlamak, tepki vermek içimden gelmiyor. Belki İçişleri Bakanı’nın sözlerini çok fazla yorumlamak da gereksiz.
Ama merak ediyorum.
Başbakan Erdoğan acaba yeni kabinesinde İdris Naim Şahin’e hangi kriterlere göre yer verdi ya da kendisinde ne gibi bir cevher buldu?
Yoksa, bu ülkede özgürlüklerin sınırı en iyi ‘İdris Naim Şahin kafası’yla mı çizilir diye düşündü Sayın Başbakan?..
Bilemiyorum.
Ama gerçekten çok yazık…

16/11/2011 – Sedat Ergin

“EVET konuyu biliyorum, yakından izliyorum ve kaygılıyım…”

Avrupa Konseyi’nin Norveçli Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Prof. Büşra Ersanlı ve yayımcı Ragıp Zarakolu’nun KCK soruşturması çerçevesindeki tutuklamaları ile ilgili sorumuza bu yanıtla başladıktan sonra ekledi:
“Bunun ötesinde başka bir yorumda bulunmam doğru olmaz. Ama galiba bu konu da ifade özgürlüğü ile şiddetin birbirinden ayrı tutulması gerektiği konusundaki tartışmanın alanına giriyor.”
Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye Kararları, Sorunlar ve Çözümler” başlıklı konferansa katılmak üzere geldiği Ankara’da Jagland ile önceki akşam yaptığımız sohbetin önemli bir başlığı, Prof. Ersanlı ve Zarakolu’nun tutuklanmalarıyla da gündemdeki yerini koruyan Terörle Mücadele Yasası oldu. Jagland’a göre de Türkiye ile AİHM arasındaki en önemli sorunlu alanlardan biri bu yasadan kaynaklanıyor. …

14/11/2011 – Doğan Akın

Yaklaşık iki yıldır süren KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği) operasyonlarında bazı isimlere yönelik suçlama ve tutuklamalar, Türkiye'deki geleneksel “anayasa fetişizminin” perdelediği yasal düzeydeki sorunları bir kez daha önümüze getirdi. Aslında KCK operasyonlarında tartışılan isimlerle sınırlı olmayan sorun, protesto hakkını kullanan üniversite öğrencilerinin, hidroelektrik santralleri protesto eden çevrecilerin ve bazı gazetecilerin “terör örgütü üyeliği” ile suçlanmalarına kadar uzanan geniş bir alanı kapsıyor…