17/07/2012 Bianet – Melek Ulagay Taylan
…
Bizim arkadaşları görünce hemen soruyor: "Büşra Hoca'ya mı geldiniz?"
Bizimkiler "evet" deyince tahliyelere ne kadar çok sevindiğini anlatıyor. Konuşa konuşa Silivri'ye geliyorlar, genç adam parası olduğunu, hemen bir otobüse bineceğini heyecanla anlatıp, arkadaşlarla sarılıp onları öperek ayrılıyor.
Saat 21.00'de hava kararmaya başlıyor. Kürtler ufaktan türkülerle halaya duruyorlar. Türküler çok hüzünlü ve çok güzel. Kadınların başladığı halaya az sonra erkekler de katılıyor.
Serinlikle birlikte herkes diriliyor, daha on saat bekleyecek olsak, bekleriz. Bir Kürt ana endişeli bir yüzle yanıma yaklaşıyor, tahliye olacak oğlunu bekliyor. "Sakın vazgeçmeye kalkmasınlar" diyor. "Olmaz öyle şey" diyorum ama gözlerindeki endişe yok olmuyor.
Bekleyenler, tahliye olanlar için seviniyor, ama herkesinki buruk bir sevinç.
İçeride kalanlar ne olacak? Bundan sonraki duruşma 9 Ekim'de. İki buçuk ay!
Kadınlar daha önce kaldıkları Bakırköy Tutukevi'ne geri dönecekler. Orası kampüs değil, cezaevi. Bu sırada Bakırköy'de tutuklu bir BDP'linin (Barış ve Demokrasi Partisi) ablası arıyor beni Mersin'den. "Gözünüz aydın" diyor, ama onun kardeşi halen tutuklu. Hemen oracıkta karar veriyorum, bundan sonra kardeşinin ziyaretçisi ben olacağım.
Karanlık iyice bastırıyor. Kapıya yaklaşan her otomobilin farları uzaktan göründüğünde kalabalık dalgalanıyor. İki tane ambülans siren çalarak içeriye giriyor. Havada yine bir endişe. Saat 22:15'te medyacıların bütün ışıkları yanıyor ve "geldiler" çığlığı ile birlikte zılgıt ve alkış sesleri arasında minibüsten inmeye başlıyorlar.
Medyacılar Prof. Ersanlı'nın görüntüsünü alabilmek için birbirilerini ve herkesi ezerek saldırıya geçiyor. Simge isim olduğu için bütün ilgi ona.
Büşra Ersanlı, izdihamdan hafif şaşkın, gülümsemeye çalışıyor.
Eski arkadaşları onu medyanın saldırısından korumaya çalışarak, arabaya bindiriyorlar.
Yanıma oturuyor ve kafasını omuzuma dayıyor, ağzından çıkan ilk sözcükler "zor, çok zor, demir kapılar kapandı, onlar orada kaldılar" oluyor. Arkadaşlarını geride bırakmış olmanın ezikliği içinde.